İman’da İstisna Yapmak Caiz Midir ?
هل يجوز الاستثناء
في الإيمان؟
Hazırlayan
Onur Dinçer
21 Zilkade 1443 \ 20 Haziran 2022 Pazartesi
Keçiören\ Ankara
İmanda istisna ile kastedilen şey kişinin ben İnşallah müminim demesidir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in bu konudaki görüşü imanda istisnanın caiz ve meşru olduğudur. Çünkü Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat için İman, Kalp ile tasdik dil ile ikrar ve azalarla ameldir. İman itaat ile artar masiyet ilede azalır. Bir kimseye sen mümin misin ? diye sorulduğunda eğer söyle cevap verirse, İnşallah mü’minim derse Bu kişinin Allah korusun, imanın’da şüphe etme değildir. Bu müslüman bir kimsenin eksiksiz bir imama sahip olduğu düşüncesi ile nefsini tezkiye etmemesi için yaptığı istisnadır.
Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur:
Kendinizi temize çıkarmayın. O, kimin takva sahibi olduğunu en iyi bilendir.
[ Necm : 32]
Amir b. Sa’d vebabasından şöyle bildirmiştir: Allah Rasulu s.a.v bir malı paylaştırdığında ona Ey Allah’ın Rasulu! Filan kimseye de ver o bir mümindir
dedim . Bunun üzerine Allah Rasulu s.a.v Yahut Müslümandır buyurdu. Sözümü üç defa tekrar ettim ve Allah Rasulu s.a.v ‘de bana üç defa Yahut Müslümandır cevabını verdi. Sonrada şöyle buyurdu: Ben başkası daha layık olduğunu halde bir adama , Allah onu cehenneme yüzüstü atmasın diye ona birşeyler veririm.
[ Sahih-i Müslim: 150 -236 ]
Muhammed b. Hüseyin el-Âcurrî rahimehullah şöyle demiştir: Sözünü ettiğimiz hak ehli âlimlerin bir özelliği de imanda istisna yapmalarıdır. Bu, şüphe üzerine
yapılan bir istisna değildir. İmanda şüpheden Allah’a sığınırız. Fakat imanda kemâle erdikleri anlamına gelebilecek şekilde nefislerini tezkiye etmekten korktukları ve imanın hakikatine lâyık kimselerden olup olmadıklarını bilmedikleri için yaptıkları bir istisnadır. Hak ehlinden olan ilim sahiplerine Sen mü’min misin ? diye sorulduğunda şöyle derlerdi: Ben Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, cennete ve cehenneme iman ettim. Dili ile bunu söyleyen ve kalbi ile bunu tasdik eden mü’mindir. İstisna ancak Allah azze ve celle’nin kendisi ile mü’minleri vasıflandırdığı iman hakikatine sahip olan kişilerden olup olunmadığı bilinmediği için yapılır. İşte bu, sahabe ve onlara ihsan üzere tabi olanların yoludur. Onlara göre istisna, ameller hakkında yapılır, dil ile ikrar ve kalp ile tasdikte yapılmaz. Yani istisna, sadece imanın hakikatini elde etmeyi sağlayan amellerde yapılır. Yoksa onlara göre insanlar zahir itibariyle zaten mü’mindirler. Bununla birbirlerine mirasçı olurlar, bununla evlenirler ve İslâm dininin hükümleri buna göre uygulanır. Fakat onların imanda yaptıkları istisna, bizim açıkladığımız ve bizden önceki âlimlerin açıkladığı nedenlerden dolayıdır. Bu konuda bizim söylediğimize delâlet eden pek çok hadis ve sahabî sözü rivâyet edilmiştir. Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: İnşaallah kesinlikle Mescid-i Haram’a güvenli bir şekilde gireceksiniz. (Fetih, 27) Halbuki Allah azze ve celle onların Mescid-i Haram’a gireceklerini (ezelde) biliyordu. Nebî s.a.v. mezarlığa girmiş ve şöyle buyurmuştur: es-Selamu aleykum Ey mü’min bir toplumun yurdu!
İnşaallah bizler de size katılacağız. Nebi s.a.v yine şöyle buyurmuştur: Doğrusu ben, içinizde Allah’tan en çok korkan olduğumu ümit ediyorum.
[ İmam El-Acurri Kitabu’ş-Şerî’a Cild : 2 Sayfa 656]
Ebu Davud Es-Sicistânî rahimehullah șöyle demiștir: Ebu Abdullah rahimehullah’ı söyle derken işittim demiştir: Oda Yahya bin Said el-Kattân rahimehullah’ı şöyle derken işittim demiştir: Arkadaşlarımızdan kime yetiştiysem ve bana ulaşan (imanla ilgili) ne varsa ancak istisna üzeredir.
[ El- Hallal Sunne : 1052]
Ebu Vail şöyle demiştir: İbn Mesud’u şöyle derken işittim: Kim kendisinin mü’min olduğuna şahitlik ederse cennetlik olduğuna da şahitlik etsin.
[ El-Lâlekâî Şerhu Usuli İ’tikadi Ehli’s-Sunneti Ve’l-Cemaa : 1779 ]
Hasan şöyle demiştir: Abdullah b. Mes‘ud’un yanında bir adam, Ben mü’minim! dedi. Abdullah b. Mes‘ûd ona, Sen cennet ehlinden misin? diye sordu. Adam, Umarım dedi. Bunun üzerine İbn Mes’ûd şöyle dedi: O halde ikincisini Allah’a havale ettiğin gibi birincisini de havale etsen ya?
[ Ebu Ubeyd el – Kasım b. Sellam Kitebu’l İman: 9]
Ahmed b. Hanbel rahimehullah şöyle demiştir: İmanda istisna konusunda İbn Mes’ûd’un görüşüne katılıyorum. Çünkü iman, söz ve ameldir. Amel de fiildir/yapmaktır. Biz bu (iman) sözünü söyledik fakat amelde ihmalimizin olacağından korkuyoruz. Bu sebeple Ben, inşaallah mü’minim diyerek istisna yapmak benim hoşuma gidiyor.
[ El- Hallal Sunne : 1065]
Ahmed b. Hanbel rahimehullah’a iman hakkında soru soruldu. O da şöyle cevap verdi: İman; söz, amel ve niyettir. Ona denildi ki: Bir adam, Sen mü’min misin?
dediği zaman ne dersin? Dedi ki: Böyle soru sormak bid’attir. Ona denildiki: Bu soruya verilecek cevap nedir? Dedi ki: İnşaallah mü’minim der ve burada istisna yapar.
[ El-Lâlekâî Şerhu Usuli İ’tikadi Ehli’s-Sunneti Ve’l-Cemaa : 1798 ]
Ebu Abdullah şöyle demiştir: Sufyân b. Uyeyne’yi şöyle derken işittim .Bir kimseye ‘Sen mü’min misin?’ diye sorulduğu zaman isterse cevap vermez veya şöyle der: Senin bana böyle bir soru sorman bid’attir. Ben imanımdan şüphe etmiyorum.İman (artar) veya eksilir diyen bir kimseyi veya Ben mü’minim inşallah diyen bir kimseyi azarlayamaz. Böyle söylemek mekruh değildir ve böyle söyleyen kimse şüpheye girmiş sayılmaz.
[ El-Lâlekâî Şerhu Usuli İ’tikadi Ehli’s-Sunneti Ve’l-Cemaa : 1796 ]
Muhammed b. Hüseyin el-Âcurrî rahimehullah şöyle demiştir: Allah size rahmet etsin! İmanının Cibril ve Mikail’in imanı gibi olduğunu söyleyen ve Ben Allah katında mü’minim, imanını kemale erdirmiş bir mü’minim gibi sözler söyleyen kimselerden sakının! Bunların hepsi, Mürcie ehli’nin yoludur.
[ İmam El-Acurri Kitabu’ş-Şerî’a Cild : 2 Sayfa 687]
Ebu Bekir el-Mervezi şöyle demiştir: Bazı şeyhlerimizi şöyle derken işittim: Abdurrahman b. Mehdi’ yi şöyle derken işittim: Kişinin imanda istisna yapmayı terk etmesi, Mürcie görüşünün temelidir.
[ İbn Batta el- İbanetu’l Kubra: 1188]
Muhammed b. Suleyman Lüveyn şöyle demiştir: Süfyan b. Uneyne’ye bir adamın sen mü’min misin? diye sorduğu söylendi . Dedi ki: şöyle de ben imanımdan şüphe etmiyorum. Senin bana bunu sorman bid’attir. Yine şöyle dedi: Allah katında ne
olduğumu bilmiyorum; şaki miyim , said miyim , amelim kabul olunmuş mu , olunmamış mı ?
[ İmam El-Acurri Kitabu’ş-Şerî’a Cild : 2 Sayfa 667]
İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: Mutlak iman, Allah’ın, kuluna emrettiği şeylerin tamamını yapmayı ve haramların tamamını terk etmeyi içerir. Bir kimse bu anlamda Ben mü’minim. dediği zaman, kendisinin bütün emredilenleri yerine getiren ve yasaklananları terk eden, takva sahibi salih kullardan olduğuna şahitlik etmiş olur. Buna göre o, Allah’ın veli kullarından biridir. Bu ise insanın kendi nefsini tezkiye etmesi ve bilmediği bir şeyle kendi lehine şahitlik etmesi demektir. Eğer bu şahitlik geçerli olsaydı, kişinin, bu hal üzere ölürse cennetlik olacağına da şahitlik etmesi gerekirdi. Ancak kendi kendinin cennetlik olacağına hiç kimse şahitlik edemez. Kendi nefsinin imanına şahitlik etmesi de bu hal üzere ölürse cennetlik olacağına şahitlik etmesi gibidir. İstisnada bulunan selefin genelinin dayanağı budur.
[ Mecmu’ul Fetava : Cild :7 Sayfa: 442]
İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: Sahabîlerden, tâbiîn imamlarından ve selefin genelinden şu görüş rivâyet edilmiştir ki hadisçiler de bu görüştedirler ve bu, ehl-i sünnete nispet edilen bir görüştür: İman, söz ve ameldir; artar ve eksilir. İtaatle artar, isyanla eksilir. İmanda istisna yapmak da caizdir.
[ Mecmu’ul Fetava : Cild: 2 Sayfa: 505]