Selefiler Miraç Kandilini Reddediyorlar Mı
Selefiler Miraç Kandilini Reddediyorlar Mı
Öncelikli olarak bilinmesi gereken şey şu ki miraç hadisesi ile miraç kandili farklı şeylerdir. Bazı kimseler miraç kandilini reddetmeyi miraç hadisesini reddetmek olarak telakki etmektedirler.
Miraç hadisesi ehli sünnettin itikadındandır. Zira bu hadiseyi serahaten ifade eden nasslar mevcuttur.
Miraç Hadisesini İspatlayan Ayeti Kerime
Rabbimiz İsra suresinde
سُبْحَانَ الَّـذٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَا اِنَّهُ هُوَ السَّميعُ الْبَصيرُ
“Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.” Buyurmaktadır.[1]
Miraç Hadisesini İspatlayan Hadisi Şerif
Bu ayeti kerimenin tefsiri sadedinde gelen hadislerden biri ise İmam Muslim’in Sahihinde tahric ettikleri şu rivayettir.
“Enes b. Malik (r.a)’den rivayete göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu :
Bana eşekten yüksek, katırdan alçak, ön ayaklarını gözünün gördüğü son noktaya koyan bir binek olan Burak getirildi. Ben de ona bindim. Beytu’l-Makdis’e gelinceye kadar bu Burak beni taşıdı. Burağı, nebilerin bineklerini bağladıkları halkaya ben de bağladım, sonra içeri girip, içinde iki rekât namaz kılarak dışarı çıktım. Cebrail bana birinin içinde şarap, birinin içinde süt bulunan iki kap getirdi. Ben sütü tercih edince, Cebrail: Fıtrata isabet ettirdin, dedi.
[1] İsra 1
Allah Râsulu (s.a.v) devamla şöyle buyurdu :
Sonra Cebrail beni dünya semasına çıkardı. Cebrail kapının açılmasını istedi. Sen kimsin, denildi, Cebrail, dedi. Seninle beraber kim var, denildi, Muhammed, dedi. Ona risalet verildi mi, diye soruldu, o evet ona risalet verildi, dedi. Bize kapı açıldı. Adem’i gördüm, Adem bana hoş safa geldin dedi ve bana hayırla dua etti.
Sonra ikinci semaya çıktık. Cebrail kapının açılmasını istedi, sen kimsin diye soruldu, Cebrail, dedi. Seninle beraber kim var, diye soruldu, Muhammed dedi. Ona risalet verildi mi, diye soruldu. O: Ona risalet verildi, dedi. Bize kapı açılınca teyze çocukları olan Yahya ve İsa’yı ikisine de selam olsun gördüm. Her ikisi de bana hoş safa geldin deyip, hayırla dua etti.
Sonra üçüncü semaya çıkarıldık. Cebrail kapının açılmasını istedi. Sen kimsin diye soruldu. Cebrail’im dedi. Seninle beraber kim var, denildi, Muhammed dedi. Ona risalet verildi mi diye soruldu, o evet, ona risalet verildi, dedi. Bize kapı açıldı. Yusuf (as)’u gördüm. Ona güzelliğin yarısının verildiğini gördüm. Beni, hoş safa geldin diyerek karşıladı ve bana hayırla dua etti.
Sonra dördüncü semaya çıkartıldık. Cebrail kapının açılmasını istedi, sen kimsin diye soruldu. Cebrail’im dedi. Seninle beraber kim var, denildi, Muhammed dedi. Ona risalet verildi mi, diye soruldu, o: Evet, ona risalet verildi, dedi. Kapı açıldı. Orada İdris (as)’i gördüm. O da, hoş safa geldin diyerek beni karşıladı ve bana hayırla dua etti. Sonra şöyle buyurdu: Allah Taala: “Biz onu yüksek bir yere kaldırdık ” Meryem 57 buyurmaktadır.
Sonra beşinci semaya çıkartıldık. Cebrail kapının açılmasını istedi. Sen kimsin diye soruldu, Cebrail’im dedi. Seninle beraber kim var denildi, Muhammed dedi. Ona risalet verildi mi, diye soruldu, Cebrail: Evet, ona risalet verildi, dedi. Bize kapı açıldı. Harun (as)‘u gördüm. O da bana, hoş safa geldin dedi ve bana hayırla dua etti.
Sonra altıncı semaya çıkartıldım. Cebrail kapının açılmasını istedi. Kimsin denildi, Cebrail’im dedi. Seninle beraber kim var, diye soruldu. Muhammed, dedi. Ona risalet verildi mi, diye soruldu. O, evet ona risalet verildi, dedi ve bize kapı açıldı. Musa (as)’yı gördüm. O da beni güzel karşıladı ve bana hayırla dua etti.
Sonra yedinci semaya çıkartıldık. Cebrail kapının açılmasını istedi. Sen kimsin diye soruldu. Cebrail, dedi. Seninle beraber kim var denildi. Muhammed dedi. Ona risalet verildi mi, denildi. O, evet ona risalet verildi, dedi. Bize kapı açıldı, İbrahim (as)’i gördüm. Beytu’l-Ma’mur’a dayanmış idi. Oraya bir günde yetmiş bin melek giriyor ve bir daha ona dönmüyorlardı.
Sonra ben Sidretu’l-Münteha’ya kadar götürüldüm. Yapraklarının fillerin kulaklarını andırdığını, meyvelerinin ise büyük testiler gibi olduklarını gördüm. Orayı Allah’ın emri ile bürüyen, bürüyünce değişiverdi. O kadar güzel idi ki, Allah’ın yarattığı hiçbir kul onun güzelliğini anlatamaz.
Devamla buyurdu ki : Allah bana vahyettiklerini vahyetti ve bana bir gün, bir gecede elli vakit namazı farz kıldı. Ben de indim. Nihayet Musa’nın yanına geldiğimde: Rabbim, ümmetine neyi farz kıldı, dedi. Ben: Bir gün bir gecede elli namaz, dedim. Musa: Rabbine dön, hafifletmesini ondan dile, çünkü senin ümmetin bunları kaldıramaz. Ben (senden önce) İsrailoğullarını denedim, onları tecrübe ettim, dedi.
Allah Rasulu buyurdu ki: Bunun üzerine Rabbimin yanına döndüm. Rabbim, ümmetimin yükünü hafiflet, dedim. O da üzerimden beş vakit yükümlülüğünü indirdi. Sonra Musa’nın yanına döndüm, ne yaptın, dedi. Ben: Üzerimden beş vakit indirdi, dedim. O: Ümmetin bunun altından kalkamaz, Rabbine dön ve ondan ümmetinin yükünü hafifletmesini dile, dedi.
Allah Rasulu buyurdu ki: Rabbim ile Musa arasında gidip geldim ve her seferinde o üzerimden beşer vakit beşer vakit indirdi. Nihayet Rabbim şöyle buyurdu: “Ey Muhammed, onlar bir gün ve bir gecede elli vakittir. Asılları değişmemiştir. Her bir namaz karşılığında on olacaktır. İşte bunların hepsi elli namaz olur. Her kim bir iyilik yapmak istediği halde onu yapmayacak olursa ona bir iyilik olarak yazılır. Eğer onu yaparsa on (iyilik) olarak yazılır. Kim bir kötülük yapmak isteyip de onu yapmazsa hiçbir şey yazılmaz. Eğer onu işlerse tek bir kötülük olarak yazılır.”
Yine indim ve nihayet Musa’nın yanına vardığımda ona durumu haber verdim. O: Rabbine dön ve ümmetin için hafifletmesini ondan dile, çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez, dedi. Rasulullah(s.a.v): “Rabbime defalarca gidip geldim, artık utanıyorum” buyurdu. ”
Bu hadis sahihtir ve Selefiler itikad olarak hadiste zikredilen şeylerin tamamına itikad etmişlerdir.
- SORU: Peki o zaman Selefiler neyi reddetmektedirler ?
- CEVAP: Selefilerin reddettiği miraç gecesi olarak tayin edilen günlerde ibadet maksatlı toplanmak, bazı namaz ve zikirlerde bulunmaktır.
- SORU: Peki Selefiler namaz ve zikir gibi bu ibadetlere de mi karşıdırlar?
- CEVAP: Tabi ki hayır.
Selefilerin karşı durdukları şey, Rasulullah (s.a.v)’ın ve ashabının yapmadığı uygulamaların yapılmasıdır. Mesele miraç hadisesinden sonra Rasulullah (s.av) bir müddet daha yaşamış, ashabı da onunla ve O’ndan sonra da yaşamışlardır. Ancak ne Rasulullah (s.a.v)’da ne de ashabında bu hadisenin sene-i devriyesinde ibadet kastıyla toplanıp Kur’an tilaveti veya zikir yaptıkları varid olmamıştır.
Peki bu günlerde toplanmak ve zikir yapmak sevapsa Rasulullah ve ashabı ve sevaptan mahrum mu kalmışlardır? Sorusunu sorma hakkımız vardır.
Miraç hadisenin kıymeti, onu senede bir defa anmak mıdır? Yoksa o hadisede bahsedilen bir takım haberlere göre hayatımızı tanzim etmemiz midir?
Bir diğer açıdan da şu önemli usul unutulmamalıdır. Rabbimiz hidayetin yolunu ashab gibi iman etmeye bina etmiştir. Mesela Bakara 137. Ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
فَاِنْ اٰمَنُوا بِمِثْلِ مَٓا اٰمَنْتُمْ بِه فَقَدِ اهْتَدَوْاۚ وَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا هُمْ في شِقَاقٍۚ فَسَيَكْفيكَهُمُ اللّٰهُۚ وَهُوَ السَّميعُ الْعَليمُ
“Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi inanırlarsa kesinlikle hidayet üzere olurlar; fakat eğer yüz çevirirlerse kesinlikle ayrılığa düşerler. O takdirde artık onlara karşı Allah sana yeter; O, işitendir, bilendir.”
Bir diğer ayeti kerimede ise Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.
“وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدٰى وَيَتَّبِـعْ غَيْرَ سَبيلِ الْمُؤْمِنينَ نُوَلِّه مَا تَوَلّٰى وَنُصْلِه جَهَنَّمَ وَسَٓاءَتْ مَصيراًࣖ
Yolun doğrusu kendine apaçık belli olduktan sonra Resûlullah’a karşı çıkan ve müminlerin yolundan başkasına tabii olanları saptığı yönde bırakırız ve onu cehenneme atarız. Orası varılacak ne kötü bir yerdir!” (Nisa 115)
Bu iki ayeti kerime ve bu manada olan hadislerin tümünde insanların hidayet üzere olmaları ve sapıklıktan kurtulmaları için devamlı sahabe gibi iman/amel etmeleri emredilmiştir. Haliyle bizler de miraç kandilini adı verilen o günlerde toplanmadan önce sahabeler bu ameli işlemişler mi? Sorusuna cevap vermeliyiz. Onlar böyle bir amelde bulunmuşsa yapmalı, bulunmamışsa uzak durmalıyız. Zira Rasulullah bizleri daima bidatlerdan sakındırmış ve şöyle buyurmuştur
وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتُ اْلأُمُورِ فَإِنَّ كَلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٍ
“Sonradan ortaya çıkmış şeylerden sakınınız, zira bütün bid’at-ler dalâlettir” İbn Maca 46
Tüm bu nasslar kandil geceleri ismi verilerek, miraç kandili denilip sonra da bu günlerde ibadet kastı ile toplanmanın Rasulullah’ın ve ashabının yoluna muhalefet olacağını ispat eder ve bu dinde bid’at çıkarmaktır.
SORU: Peki denilse ki -Bizler Rasulullah’ın bunu yapmadığını biliyoruz ancak iyi niyetle bunu yapmanın ne zararı olabilir ki?-
CEVAP: Bu soruya cevabımız ise şöyledir:
اَفَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ فَرَاٰهُ حَسَناًۜ فَاِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۘ فَلَا تَذْهَبْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَرَاتٍۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِمَا يَصْنَعُونَ
“Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi olacaktır? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. (Ey Muhammed!) Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helâk etme! Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını hakkıyla bilendir.” Fatır 8
İbn Ömer (r.a) ise şöyle demiştir :
كل بدعة ضلالة وإن رآها الناس حسنة
“İnsanlar güzel görseler bile bütün bid’atler dalâlettir.” İbn Batta / el-İbade 205- Lelakai 126
Hülasa şu ki Selefiler Kur’an ve sünnette olan, ashabın da amel ettiği hiçbir ameli reddetmezler. Onların reddettikleri Rasulullah’ın göstermediği, öğretmediği ama insanların din adına uydurdukları bid’atlardir.
Selefilik Fetö Hareketindan Daha Tehlikelidir
Ebu Yasir el-Yarbuzi es-Selefi
27.02.2022
BURSA